09.07.2025 KILÇIK

BÜYÜKŞEHİR HALKI DÜŞÜNÜYOR

Trabzon’da hizmet sektörü kolay iş değil, bunu herkes bilir. Yöre insanının enerjisi, hareketliliği güzel ama bazen kaliteli ve kalıcı personel bulmayı zorlaştırıyor. Gittiğiniz yerde iyi hizmet alamamak ve bir de yüksek fiyatlarla karşılaşmak, birkaç saatlik keyfinizi çileye çevirebiliyor.

Ama TRABİTAŞ tesislerinde durum çok farklı. Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olarak, burada fiyatlar gerçekten çok uygun. Ganita ve plajlardaki ürünlerin piyasaya göre çok daha makul olması, insanlara ekonomik ve keyifli zaman geçirme fırsatı sunuyor.

Hizmet ise sıcak, samimi ve içten. Güler yüzlü personel ve taze, lezzetli yiyecekler bir araya gelince, burası herkesin kendini evinde hissettiği bir yer haline geliyor. Hem Trabzonlular hem de burayı keşfeden turistler TRABİTAŞ’ı tercih ediyor.

TRABİTAŞ Genel Müdürü Ali Şahin’in yıllara dayanan turizm deneyimi, buradaki başarının temel taşlarından biri. İşini seven, emek veren bir ekip var ve bu samimiyet doğrudan misafirlere yansıyor.

Trabzon’da hizmet sektöründeki zorluklar göz önüne alındığında, TRABİTAŞ’ın yakaladığı bu başarı gerçekten takdire şayan. Hem uygun fiyat hem de kaliteli hizmet arayan herkes için burası artık vazgeçilmez bir adres.

****

GÖLGE BAŞKANIN GÖLGESİ AZALIYOR MU?

 Bazen bir makamda oturmasanız da kendinizi o koltuğun sahibi sanabilirsiniz. Hatta öyle bir havaya girersiniz ki, çevrenizdekiler bile size “Acaba gerçek başkan bu mu?” diye sormaya başlar. Hasan Selim işte böyle bir figürdü. Ya da belki hâlâ öyle, kim bilir…

Ortahisar Belediyesi’nde özel kalem müdürüydü. Yani görev tanımı belli, yeri belli, etkisi sınırlı bir pozisyon. Ama Selim bu görevi öyle bir benimsedi ki, belediye koridorlarında yürürken ardında adeta bir "özel kalem alayı" oluşmuştu. Kimi zaman başkanın odasına girmeden önce onun odasına uğrayanlar olurdu. “Başkan ne der?” sorusunun cevabı bazen Genç değil, Selim olurdu. Evet, gerçek başkan Ahmet Metin Genç’ti ama perde arkasında başka bir reji vardı.

Sonra kader ağlarını ördü: Ahmet Metin Genç, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Şehir büyüdü, koltuk büyüdü, Selim’in alanı da genişledi. Yeni makam: Genel Sekreter Yardımcılığı. Öyle bir pozisyon ki; dikkatli kullanıldığında faydalı, biraz abartıldığında ise huzursuz edici olabiliyor. Hasan Selim ikinci şıkkı tercih etti.

Belediye personeli arasında rahatsızlık artınca, söylentiler Başkan Genç’in de kulağına kadar gitti. Hani eski dostluklar baki kalsa da, kamu düzeni bir noktada öncelik kazanır. Ve öyle de oldu: Genç, bir uyarı ile Selim’i biraz daha kendi kabuğuna çekti. Ne de olsa bu belediye, kimsenin kişisel “şov sahası” değil.

İşin ilginç tarafı şu: Hasan Selim sessizleşince, belediye koridorları biraz daha huzurlu hale gelmiş. Özellikle özel kalemde çalışan personelin, bir dönem tabiri caizse "kaçacak delik aradığı", başka birimlere geçmek için dilekçe üstüne dilekçe verdiği konuşuluyor. Kimileri “nefes alabildik” derken, kimileri de "oh be, biraz sükûnet" demekte.

Ama bu tür karakterler kolay kolay sahneden inmez. Göz ucuyla hâlâ fırsat kolladığını, yeniden ön plana çıkmak için zaman zaman küçük manevralar yaptığını duymak mümkün. Yalnız bu kez karşısında eskisi kadar toleranslı bir Genç yok. Başkan, belediyede kimsenin ikinci bir başkan havasına girmesine izin vermeyecek gibi duruyor.

Sonuç olarak… Hasan Selim’in gölgesi biraz silikleşmiş gibi. Ancak tamamen kaybolduğunu düşünmek için erken. Hâlâ koridorda duyulan “Selim Bey çağırıyor” cümlesi, az da olsa, geçmişten kalan yankılar gibi kulaklarda çınlıyor. Bakalım bu kez, gerçekten sadece görevini yapan bir bürokrat olarak mı kalacak, yoksa gölgeler yeniden büyüyecek mi?

Şimdilerde Büyükşehir Belediyesinde Sefa Küçükali görev yapıyor. İyi bir aile terbiyasi almı, giyim kuşamına son derce dikkat eden ve temsiliyet kabiliyeti yüksek biri görev yapıyor. Küçükali ikili ilişkileri oldukça iyi olmasına rağman iş disiplinini de elden bırakmıyor. Bu yüzden özel kalem müdürlüğünde işler aksamadan yürüyor.

***

ENGELLERİ SİYASETSİZ AŞMAK MÜMKÜNMÜŞ!

Bazı işler gürültüyle başlar, sessizlikle biter. Bazıları ise sessiz başlar ama zamanla insanların hayatına dokundukça kendini hissettirir. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in öncülüğünde imzalanan Engelsiz Yaşam ile Otizm, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi protokolü, tam da ikinci kategoriye ait bir iş.

Bugün siyasette çok şey konuşuluyor. Mega projeler, vizyon belgeleri, tanıtım törenleri… Ama günün sonunda asıl kıymetli olan, dezavantajlı grupların hayatına dokunan adımlar. Otizmli bireylerin, zihinsel ya da bedensel engeli olan çocukların, yaşlıların ve ailelerinin yaşadığı yükü sadece bilen değil, hafifletmek için taşın altına elini koyan bir yöneticiye ihtiyaç var. Başkan Genç’in bu projeye yaklaşımı, işte bu yüzden önemli.

İşin şekli de doğru. Sadece fikir değil, kurumlar arası koordinasyon, arsa tahsisi, imar düzenlemesi, projelendirme süreci hepsi organize şekilde ilerliyor. TOKİ’den alınacak arsa üzerine inşa edilmesi planlanan merkez, tamamlandığında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na devredilecek. Yani bu, “yaptım oldu” türünden değil, sürdürülebilir bir model üzerine kurulu.

İçten bir şey daha söylemek gerekirse: Bu projeyi sadece “bir tesis” olarak görmek haksızlık olur. Çünkü bu merkez, Trabzon’da yıllardır gözden uzak kalan bir gerçekliği görünür kılacak. Aileler, çocuklarını şehir dışına göndermek zorunda kalmayacak. “Biz de varız” diyen özel bireyler, artık sahiden var olacak.

Aynı toplantıda alınan üreticiye destek kararı da ayrı bir başlık. Tarımsal üretimin giderek zorlaştığı bu dönemde, belediyenin hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan desteğiyle sahaya inmesi, sadece ekonomik değil, moral desteği de sağlayacaktır. Yerel yönetimler artık sadece yol yapan, kaldırım döşeyen kurumlar değil. Üretimi, toplumsal dayanışmayı, sosyal hizmetleri de düşünmek zorunda. Görünen o ki Trabzon bu konuda bir adım önde.

Konuşmak kolay, yapmak zordur. Hele sosyal alanda bir şeyler yapmak, reklamı az ama vicdani yükü büyüktür. Başkan Genç’in attığı bu adım, belki büyük manşetler yaratmaz ama bir çocuğun gözündeki ışıltıda kendine yer bulur. İşte hizmet budur.

***

ORTAHİSAR’DA BİR ŞEYLER EKSİK…

Bazen kentte dolaşırken gözüm etrafa takılıyor. Her sabah aynı caddeler, aynı tabelalar, aynı sokak lambaları… Değişmeyen bir şehir gibi hissediyorum Trabzon'u. Oysa biliyoruz, bu şehir potansiyeli olan, tarihiyle, doğasıyla, insan kaynağıyla bambaşka bir yerde olabilir. Ama ne yazık ki "Ortahisar Belediyesi'nin son yıllardaki icraatlarına" baktığımda içimde bir eksiklik duygusu kabarıyor.

"Kent lokantaları" açılmış, birkaç noktada "halk ekmek büfeleri" kurulmuş. Bunlar önemli mi? Elbette önemli. Özellikle geçim sıkıntısı yaşayan aileler için bu tür adımlar hayat kurtarıcı olabiliyor. Fakat mesele sadece karın doyurmak değil ki... Biz bu şehirde umut da doyurmak istiyoruz.

Ne yazık ki "Ortahisar Belediyesi kaynak üretme konusunda sınıfta kalmış" durumda. Yeni yatırımlar, kent ekonomisini canlandıracak projeler, üretim odaklı adımlar yok denecek kadar az. Var olan hizmetler ise ya merkezde kalıyor ya da birkaç örnekle sınırlı kalıyor. Liller Bankası gelirleri her ne kadar  kesintiye uğrasada buna çözüm bulmak mevcut yönetimin sorumluluğunda. Peki ne yapmalı?

Öncelikle şunu söylemek lazım: Bu şehirde imkan var. Gerçekten var. Gencimiz var, bilim insanımız var, iş insanımız var, STK’larımız var. Herkesin içinde "Bir şeyler yapabiliriz" duygusu var ama bu duygunun harekete geçmesi için "yerel yönetimin öncülük etmesi" gerekiyor. Belediye dediğin sadece yol yapan, çöp toplayan bir kurum olmamalı. Aynı zamanda "yol açan, fikir toplayan bir yapı" olmalı.

Mesela neden Ortahisar’da bir "Yerel Kalkınma Kurulu" kurulmasın? Üniversiteden akademisyenler, meslek odaları, genç girişimciler, kadın kooperatifleri, mahalle muhtarları, her kesimden temsilciler bir araya gelsin. Bir masanın etrafında toplanıp bu kentin potansiyelini nasıl harekete geçireceklerini konuşsunlar. Tarım, turizm, el sanatları, dijital girişimler, enerji verimliliği… O kadar çok alan var ki geliştirilebilecek.

Ve "Çağlayan’daki kentsel dönüşüm projesi"… Nihayet başlanacak deniyor ama bu proje de sadece binaların yenilenmesiyle sınırlı kalmamalı. Mahallenin dokusu, insan ilişkileri, kültürü korunmalı. O dönüşümün içinde sosyal yaşam da yeniden inşa edilmeli.

Bir belediyeyi başarılı yapan şey sadece beton yığını projeler değildir. İnsanına dokunabilmek, ona umut verebilmek, kendisini bu kentin bir parçası gibi hissettirebilmektir.

Ortahisar’da bir şeyler eksik ama eksik olan şey beton değil. Eksik olan "vizyon." Eksik olan "ortak akıl." Eksik olan "cesaret."

Ama hâlâ geç değil. Yeter ki şehir için gerçekten bir şeyler yapmak istensin.