AĞAOĞLU BAŞKAN ADAYI OLACAK MI?
Trabzonspor’da seçimli Olağan Genel Kurul, Aralık ayında yapılacak. Ertuğrul Doğan sanki hiç kimse aday olarak ortaya çıkamasın diye borcu yükseltme çabası gösteriyor. Yaptığı transferlere ve harcadığı paralara bakınca bunu düşünmek çok da haksızlık yapmak olmaz sanırım. Fakat yine de birçok kişinin genel kurul hazırlığı içinde olduğu bilgisine ulaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir önceki başkan Ahmet Ağaoğlu ile genel sekreter Ömer Sağır’ın Akdeniz sahillerinde yine eski yönetici Kerim Kalafatoğlu’nun misafiri oldukları yansıdı sosyal medyaya… Geçtiğimiz gün Ömer Sağır’a Uzun Sokak’ta rastladım. Ayaküstü sohbet ettik. Akdeniz seyahatinden kısaca konuştuk, sonra da Ahmet Ağaoğlu başkan adayı olacak mı diye merakımızı giderecek bir soru sordum. Sağır da, “Şu anda öyle bir eğilimi hiç yok” karşılığını verdi. Fakat yine de izlenimim şu ki geçtiğimiz dönemde Ertuğrul Doğan ve bazı yöneticilerin arkadan hançerlediğini düşünen Ağaoğlu’nun güçlü bir liste yapıp, kongrede aday olabilir.
Zaman her şeyin ilacı…
Bekleyip göreceğiz…
***
KİRA VERGİSİ ARTIK AYLIK ALINACAK!
Ev sahipleri yıllık kira vergisini artık her ay peşin ödemek zorunda kalabilir. Bankaya yatırılan kiranın yüzde 20’sinin vergi olarak kesildikten sonra kalanın ev sahibine aktarılması gündemde. Evini kiraya verenlerin yılda bir defa beyanname vererek ödedikleri kira vergisi (Gayrimenkul Sermaye İradı-GMSİ) otomatik vergiye dönüşebilir. Bu kapsamda iktidarın hazırladığı vergi paketine göre, kiracı kirasını her ay bankaya yatıracak. Banka hesaba düşen kira parasının yüzde 20’sini (5’te 1’ini) vergi olarak kesip Maliye’ye gönderecek, geriye kalanı ev sahibinin hesabında bırakacak. Yeni düzenlemeyle örneğin evini 10 bin lira kiraya veren ev sahibinin aylık kira geliri 8 bin liraya düşecek. Mevcut yasaya göre bir yıl boyunca elde edilen kira gelirlerinin vergisi bir sonraki yıl beyanname verilerek ödeniyor. Beyan sırasında her yıl yeniden değerleme oranında artan istisna tutarı toplam gelirden düşülüyor ve kalan kısım üzerinden yüzde 15’ten başlayarak vergi alınıyor.
***
SEÇİMLERİ KAYBEDEN BAŞKAN OLAMAYACAK!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile parti yönetiminin başlattığı değişim sürecinde birçok il ve ilçe başkanının istifasının isteneceği öne sürüldü. Erdoğan’ın, ‘Seçmenden geçer not alamayan bizim takdirimize de mazhar olamaz’ şeklindeki açıklamasını hatırlatan AK Parti kurmayları, özellikle seçim kaybedilen illerde kapsamlı bir değişimin kapıda olduğunu kaydetti. 31 Mart yerel seçimlerini kaybeden İl ve İlçe başkanları ile yola devam edilmemesi noktasında kesin bir anlayış hakim. Bu kapsamda, bayramdan önce genel merkezin talimatı ile Rize, Adıyaman ve Batman il başkanları istifa etmişti. Önümüzdeki günlerde hız kazanacak değişim sürecinin teşkilatlardan başlanmasına parti içinde itiraz edenler de bulunuyor. Ancak il ve ilçe bazında değerlendirmeleri tamamlama aşamasına gelen AKP yönetimi, değişimin tabandan tavana doğru ilerlemesinin teşkilatları canlı tutacağı görüşünde
***
KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞANAN GERÇEKLER
Ülkemizde kentte yaşayanlar genellikle bir birey yanlış hareket yaptığında, “Ne o köylü müsün kardeşim?” diye bir aşağılama sözü söyler… Tabii ki bu “köylü müsün?” sözünü söyleyenin büyük ihtimalle bunu Kentli-Köylü kültür farkını bildiği için söylediğini düşünemem. Çünkü bu tür ifadeler kullanan arkadaşların da davranışlarına baktığımda hiç kent kültürüyle bağdaşır tarafları olmadığına birçok kez tanık olmuşumdur. Ben köyde doğmuş bir insanım… Köyde arkadaşlarla oyunlarımız sopalarla, taşlarla, misketlerle olurdu. Çelik çomak oyunları etkiliydi yani… Top bulabilirsek bir de futbol ya da voleybol oynayabilirdik. Yolda arkadaşlar toplu olarak sohbet ederdik. Çünkü araç trafiği yoktu. Üç beş kişi kol kola gezebilirdik toprak araba yolunda… İnekleri olanların ahırları vardı genellikle evlerinin alt katındı. İnek gübresi önü doluydu. Hali ya da kilimler ikinci katın penceresinden ahırın dibindeki gübre yığınının üzerine silkelenirdi. Arazi toprak ve çim olduğu için söndürülmüş sigara izmaritleri yere atabilirdi örneğin…
KÖY KÜLTÜRÜNÜ KENTE TAŞIMANIN SIKINTISI
Köyde otururken çok gürültülü konuşabiliyorduk, çünkü etrafta pek insan olmuyordu ve kimseyi rahatsız da etmiyorduk. Tabii ki sinema, tiyatro, gazino falan olmadığı için sosyalleşme şansımız sadece arkadaşlarımızla oyunlarımızdı. Bir yandan sanayileşme, diğer yandan köylünün ürününün para etmemesi, ister istemez kentlerde yığılmalara neden oldu. Kimi arazisini sattı bir dolmuş aldı, şoförlük yaparak, kimi küçük bir büfe açarak, kimi işçi, kimi amele olarak şehirde tutunma savaşına başladı. Bunlar yapılırken, kentte nasıl yaşanması gerektiğine de kafayı pek yormadı. Çocuklarına da kentte yaşama kültürünü aşılayacak birikime sahip olmadığı için onlar da okullarda teorik olarak bir şeyler öğrenebilirlerse ne mutlu… Ama bugün bakıyoruz ki köydeki yere sigara izmariti ya da çöp atma kültürü aynen kente taşınmış ve insanlar yerleri kirletirken en küçük bir utanma belirtisi göstermiyorlar. Bir bakıyorsunuz apartmanın beşinci katından aşağıya doğru halı, kilim yemek masası örtüsü silkeleniyor.
BİRBİRİMİZİ EĞİTMELİYİZ ÖRNEK OLMALIYIZ
Ne yazık ki hala kendini altında ahır olduğunu düşündüğü bir evde sanıyor. Alt katta yaşayanları hiç ama hiç düşünmüyor. Bir bakıyorsun Trabzon Uzun sokak, Maraş ve Kunduracılar Caddesi gibi insan selinin olduğu bölgelerde, üç beş kişi kol kola girmiş rahatça yürüyebiliyor. Başkalarının yürüyüşünü engellediğine dikkat bile etmiyor. Yayaya kırmızı ışık yanarken de hiç sağına soluna bakmadan yoldan karşıya geçenlerin sayısı neredeyse kent nüfusuna eşit!. Tiyatro, sinema, konser, panel, brifing, sanat gösterisi, resim sergisi falan gibi etkinliklere gidenlerin sayısı da hala çok cılız diyebiliriz… Bir kahvede, çay bahçesinde, restoranda, lokanta ve benzeri yerlerde alabildiğine gürültülü ve küfürlü konuşabiliyoruz. Etrafta insan olduğunu bile unutuyoruz. Artık bu noktada herkesin birbirini eğitmesi gerekiyor. Yani balkondan tozlu nesneleri silkelememe, kalabalık yollarda üç beş kişi kol kola yürümeme, gürültülü konuşmama, sigara izmariti ya da başka bir çöpü yere atmama, kırmızı ışıkta yoldan karşıya geçememe, sinemaya, tiyatroya, konsere, sanat etkinliklerine gitme noktasında mutlaka birbirimizi eğitmeliyiz. Ne yazık ki uzun yıllarda kentte kalsak, hala köy kültüründen kurtulabilmiş değiliz.
Bundan kurtulmanın yolu da eğitim ve iletişim… Yani örnek olma!
Buda hepimizin görevi…
***
YERE ÇÖP ATANA CEZA NEDEN KESİLMEZ?
Kent yaşamından söz etmişken, Bolu Belediye başkanı CHP’li Tanju Özcan’ın bir uygulamasının haberleştirilmesi aklıma geldi. Bolu’da yere çöp ve izmarit atmaya ceza kesiliyor ve bu noktada geçtiğimiz günlerde 800 kişiye yakın insanın bu cezadan nasibini aldığı haberleştirilmişti. Gerçekten ilk kez bir cezaya bu kadar sevindim ve aklıma Trabzon geldi. Her gün yüzlerce kez içtiği sigaranın izmaritini kaldırımların üzerine atıp ayağıyla çiğneyen sayısız insana rastlıyorum. Ya ben de sigara içiyorum ama bugüne kadar bir kez olsun izmaritini yere atmadım. Çöp sepeti bulana kadar o izmariti elimde taşımaktan hiç imtina etmedim. Yine birçok kez yerlere poşetler, peçeteler atanları mı, kuru yemiş kabuğu, bisküvi ya da tatlı kutularını insanların gözü önünde güzelim kaldırımlara fırlatanlar mı ararsın inanın insanın midesi bulanıyor…
GURBETÇİNİN İZMARİT YERE ATMA ÖZLEMİ
Bir gün Almanya’dan gelen gurbetçi sigara izmaritini fırlatınca büyük tepki göstermiştim. O da pişkin pişkin, “Avrupa’da sigara izmariti yere atmayı özledik ağabey” demişti hiç yüzü kızarmadan… Trabzon Gazeteciler Cemiyetinin önü bir dönem sigara izmaritinde geçilmezdi. Ya tepki göstererek, ya örnek olarak, ya da uyararak birçok meslektaşımı ve cemiyet lokalinde takılan misafirlerin bu eylemlerine son vermeyi başarmıştım. Bugün sokaktan geçenler dışında Gazeteciler Cemiyeti önüne tek bir sigara izmariti atanı bulamazsınız. Hatta burada eğitimden geçirdiğim bazı arkadaşlar, “Ağabey başta bir yerde sigara içerken de tam izmariti yere atarken aklıma sen geliyorsun ve bu kez çöp kutusu aramaya başlıyorum” diyen birçok genç meslektaşım bulunuyor. Bir gün aklı başında gözüken meslektaşım sigara izmaritini yere atınca kızmıştım, bana yanıtı, “Ne oldi ya… Çöpçüler ne iş yapacak” şeklinde olmuştu. Ama öyle ağzının payını vermiştim ki bir daha sigara izmaritini yere attığına tanık olmadım.
ÖNCE UYARI YAPILSIN SONRA CEZA KESİLSİN
Trabzon bir de tarih ve kültür kenti diye övünürüz. Övündüğümüz bu kentte temizlik işçileri yoğun çalışmasa inanın dev apartmanların tepesine kadar çıkardı yere attığımız çöplerin yığınları… Benim derdim burada Büyükşehir ve Ortahisar Belediyeleriyle… Sayın Ahmet Metin Genç, Sayın Ahmet Kaya, siz hiç bu yere sigara izmariti ya da farklı çöpleri yere atanlara tanık olmadınız mı? Yürüdüğünüz yerlerin tümü çiçek bahçesi gibi mi? Ya lütfen, bu kentte o kadar zabıtaya maaş veriyorsunuz. İşyerlerini ya da üç kuruş ekmek için seyyar satıcılık yapmak zorunda kalan yoksulları denetletiyorsunuz da bu yerlere çöp atanlara ders verecek ve bundan vazgeçirecek bir uygulamayı hayata geçirtemiyor musunuz? Rica ediyorum, Trabzon kentinde, kent kültürü oluşmuş insanlar oturmalı… Eğer bu kültüre adapte olamayıp da yerleri kirletenler olursa da yasal cezası neyse onlara ödetilmeli… Yere çöp atmanın, tükürmenin bedelinin ağırlığını hissedip bir daha yapmalarının önüne geçilmelidir.
Bu kentte yaşayan bir birey olarak çağrımı lütfen dikkate alın olmaz mı?