05.10.2025 KILÇIK
GENÇ’TEN ÖMÜR BOYU SAHİPLENME ÇAĞRISI
Trabzon’da 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü öyle sıradan bir etkinlik gibi değildi. Atatürk Alanı o gün adeta bir neşe, bir renk cümbüşüne dönüştü. Çocukların kulübe boyadığı köpek kulübeleri, üniversiteli gençlerin verdiği mini konserler, sahiplendirilen köpekler… Her köşede bir gülümseme, her adımda bir “iyi ki varsın” vardı.
Başkan Ahmet Metin Genç de oradaydı. Sıradan bir protokol ziyareti gibi değil; vatandaşlarla sohbet ediyor, çocukların boyadığı kulübeleri inceliyor, gönüllülerin heyecanını paylaşıyordu. Ve o anlarda insanın içi ısınıyor. Çünkü Başkan Genç’in mesajı netti: “Sokakta yaşayan her canlının bir sahibi olmalı.”
Sadece bir slogan değil, bir yaşam biçimi çağrısı bu. “Satın alma, sahiplen” diyor Başkan Genç. Çünkü sahiplenmek demek, bir ömür boyu yanında olmak demek. Hevesle almak, sonra bırakmak yok!
Ve o kalbinin sıcaklığıyla ekliyor: “Maalesef bazı insanlar sahiplendikten sonra hayvanı terk ediyor. Bu kabul edilemez. Bir hayvanı sahiplendiğinizde ailenizin bir parçası olmalı.”
Trabzon o gün sadece bir şehir değildi; bir büyük aileydi. Sokakta bir köpek, bir kedi… hepsi artık sadece “sokakta” değildi; birinin kalbinde, birinin hayatında bir yer bulmuştu.
Bazen küçük bir etkinlik, büyük bir fark yaratır. Renkli boyalarla boyanan kulübeler, minik ellerden yükselen sevgi dolu sesler, bir köpeğin yeni yuvasına koşarkenki heyecanı… İşte gerçek mutluluk burada gizli.
Ve Başkan Genç’in sözleriyle bitirelim: “Satın alma, sahiplen.” Çünkü sevgi, bir satın alma işlemiyle ölçülemez. O, ömür boyu süren bir yolculuktur.
***
ARAÇ GİRİŞ-ÇIKIŞI KAOS GETİREBİLİR!
Toklu Mahallesi’nde Orman Okulu karşısındaki futbol sahalarının önüne yapılan araç giriş-çıkış alanı, sessiz ama ciddi bir tehlike saçıyor. CHP Belediye Meclis Üyesi Ömer Dayı’nın dikkat çektiği gibi, bu alan sadece sıradan bir park yeri değil; şehir içi ve şehirlerarası yolun kesiştiği kritik bir nokta.
Fotoğraflara baktığınızda basit gibi görünen bu giriş-çıkış alanı, aslında ana yolun güvenlik şeridi üzerine inşa edilmiş. Yani bir sürücü için sürprizlerle dolu, riskli bir geçiş noktası. Ve maalesef bu, Trabzon’un zaman zaman trafik planlamasında yaptığı klasik hatalardan yalnızca biri.
Dayı’nın hatırlattığı gibi, yeni otogar karşısına yapılan “akıllı kavşak” trafiği rahatlatmak yerine yeni sorunlar yaratmıştı. Şimdi de Şehir Hastanesi önünde benzer bir tablo ile karşılaşabiliriz. Binlerce aracın giriş-çıkışı, deneyimsiz bir planlama ile birleşirse, mahalle sakinleri ve sürücüler için kaos kaçınılmaz.
Burada asıl mesele, birkaç kişinin masa başında aldığı kararların şehri şekillendirmesi değil. Trabzon, bilim, mühendislik ve sağduyu ile yönetilmeli. Trafik planlaması, sadece çizelgeler ve tabelalardan ibaret değil; insanların güvenliği ve günlük yaşam kalitesi ile doğrudan bağlantılı.
Ömer Dayı’nın çağrısı net: Trabzon’un geleceği, aceleye getirilen projelerle değil, doğru planlama ve sağduyulu adımlarla inşa edilmeli. Aksi takdirde, bir kavşak daha değil, her gün yeni bir tehlike alanı ile karşı karşıya kalacağız.
***
SANAYİ MAHALLESİ, PRESTİJ BÖLGESİNE DÖNÜŞÜYOR
Trabzon, her zaman tarihi ve kültürel dokusuyla ön plana çıkan bir şehir oldu. Ancak modern kentleşme ve ekonomik gelişim, doğal olarak yeni planlama ve tasarım ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in öncülüğünde başlatılan Değirmendere Kentsel Tasarım ve Fikir Projesi Yarışması, işte bu ihtiyacın somut bir cevabı olarak karşımıza çıkıyor.
Bölgede uzun yıllardır var olan sanayi alanları, bir yandan ekonomik canlılık sağlarken diğer yandan görsel ve çevresel sorunlar yaratıyordu. Dar sokaklar, plansız yapılaşma ve yoğunluk, hem esnafı hem de bölgeyi etkiliyordu. İşte tam bu noktada devreye giren yarışma, sadece estetik bir kentsel dönüşüm vaad etmiyor; aynı zamanda esnafın daha nitelikli alanlarda üretim yapabilmesini sağlayacak bir fırsat sunuyor.
Başkan Genç’in vurguladığı gibi, “Trabzon’un geleceği ‘yaptık oldu’ anlayışıyla değil, bilim, mimari ve şehir planlaması disiplinlerine sadık kalarak inşa edilmeli.” 800 dönümlük bir alanın yeniden tasarlanması, sadece fiziksel bir değişimi değil, aynı zamanda şehrin yaşam kalitesini artıracak bir dönüşümü temsil ediyor. Tarihiyle barışık, modern bir şehir vizyonu, hem gelecek kuşaklara miras bırakılacak hem de turizm ve ticaret potansiyelini artıracak bir planın temelini oluşturuyor.
Elbette bu tür projelerde başarı, sadece planlamada değil, uygulamada da kendini gösterir. Ancak Değirmendere örneğinde, jüriye dahil edilen uzman kadro ve yarışma yöntemi, işin ciddiyetini ve kalıcılığa olan inancı gösteriyor. Esnafın ihtiyaçları ile kentin prestij hedefinin bir araya getirilmesi, Trabzon’a örnek olacak bir model ortaya koyabilir.
Sonuç olarak, Değirmendere sadece bir sanayi bölgesi değil, Trabzon’un geleceğine dair umutları da içinde barındırıyor. “Doğru adımlar atılırsa, şehrin hem tarihine saygılı hem de modern yaşam standartlarını yakalayan bir kimliğe kavuşması kaçınılmaz görünüyor.”
***
OF’TA ADRENALİN VE DOĞA BULUŞUYOR
Trabzon’un Of ilçesi bu yıl gerçekten çok özel bir şeye ev sahipliği yapacak: 18-19 Ekim 2025’te gerçekleşecek Offroad Festivali. Hem otomobil tutkunları hem doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için adeta bir şölen. Üstelik bu yıl ilk kez yapılacak olan Offroad Kampı ile festival, iki gün boyunca heyecanı doruklara çıkaracak.
Böylesi bir etkinlik sadece yarışlardan ibaret değil. Of Kaymakamlığı, Of Belediyesi ve Of Offroad Spor Kulübü Derneği iş birliğiyle hazırlanan festival, 60 farklı ilden katılımın yanı sıra uluslararası sporcuları da ağırlayacak. Yani sadece Trabzon’un değil, Türkiye’nin ve hatta dünyanın dikkatini çekecek bir organizasyonla karşı karşıyayız. Hem Of’un tanıtımı hem bölge turizmi için büyük bir fırsat.
Ve tabii ki heyecanı arttıran şey parkur! Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve Of Belediyesi’nin desteğiyle Ospor Stadyumu yanına özel bir parkur inşa edilmiş. Rampa, çukur, keskin viraj… Her zorluk seviyesi düşünülmüş. Yarışmacılar araçlarının gücünü sergilerken, izleyiciler de nefeslerini tutacak.
İşte tam da bu yüzden, 18-19 Ekim’de Of’u ziyaret etmek sadece bir festival deneyimi değil; adrenalinin, doğanın ve topluluğun birleştiği bir macera olacak. Orada olmak, motor seslerinin arasında kendinizi bir film sahnesinin içinde hissetmek… Bunun tadı gerçekten başka!